10 Nisan 2019 Çarşamba

Otopsi

Binlerce otopsiye girdim, binlerce hikayeye şahit oldum, öldürülen, zehirlenen, gencecik yaşta uyuşturucudan kendini bitiren yüzlerce beden gördüm, içinde nefesi kalmayan.
Şimdi neredeyim, önümde yine bir beden?
Ağzı benim ağzım,
Gözleri benim gözüm.
Kulağının arkasında ufak bir dikiş izi, 5 yaşındayken bana atılan dikişten.
Önümde yatıyordum, nefesim kesikti, Boğazımın ortasındaki ufak bir kesidendir belki de.
Sırtüstü uzanmıştım, halbuki sevmezdim öyle durmayı, anlam veremedim.
Vücudumu tam ortadan kestim, iki yanda iki eşit parçam duruyordu.
Kalbimin içinde bir mermiye rastladım, 1.5 santim çapında bir delik açmıştı, biraz sola gelseydi yaşama şansım olurdu belki de. Merminin çekirdeğinde bir kağıt buldum, sıkı sıkıya sarılmıştı, çıkardım, üstünde kan yoktu, kenara koydum.
İlk önce vurulduğumu anladım, boğazım kesikti ama yaranın oluşumundan belliydi ki boğazım kesilirken herhangi bir hareket yaşanmamıştı vücudumda, bu da demek oluyordu ki bıçak boynumdayken, bilincim çoktan gitmişti.
Mideme baktım, yemek doluydu, tıkabasa.
Yemek borumda halen yemek kalıntıları vardı, yemek yiyeli çok olmamıştı, kas hareketleri aniden durmasa yemek borum temiz olurdu ama belli ki karnımı doyururken vurulmuştum, genel dağılıma bakıldığında, vurulduktan sonra bir iki lokma daha yutmuş gibiydim.
Kafamın içini açtım, beynim yoktu, çıkarılmış gibi duruyordu, beyinsiz yaşayamazdım ki, gerçi öyle yaşayanları görmüştüm de, beyinsiz ölene rastlamamıştım.
Bütün vücudumda aradım, mesaneme dahi baktım.
Son olarak tekrar mideme göz attım ve beynim karşımda duruyordu.
Kendimle karşı karşıyaydım.
Gözlerimi kaçırdım kendimden, kendim de benden kaçırdı beynini.
Az önce bıraktığım kağıdı açtım, tertemizdi.
Bir şeyler yazıyordu.
Okumayı unuttuğumu düşündüm, sonra beynime dokundum, bir şeyler hatırladığımı hissettim.
Okumaya başladım.
"Önce beynini yedirdik sana ki düşünemeyesin.
Tıka basa doyurduk seni.
Sonra kalbine kurşun attık ki duygusuz olasın, başkalarının hakkını yerken fütursuzca, sızlamasın için diye.
Sonra boğazını kestik ki, hiç kimseye anlatma.
Yemek ye; vicdanını, mantığını ye, konuşma.
En savunmasız anında yediğin bir kurşun anlatır seni.
Kendi otopsine girmeden, tanıyamazsın kendini.

Saygılarımla.
Sen"