31 Ocak 2021 Pazar

1353

Üç buçuk yıllık çalışmasını sona erdirmek için birkaç harf gerekiyordu yalnızca. Üç buçuk yıldır yaptığı her şeyde kafasını meşgul eden bir şeyi tamamlamak... Hayalini kurarken dahi heyecanlandığı bir şeydi bu.

Birkaç kelime yazdı, ardından bir ritüeli gerçekleştirircesine en büyük puntoyu seçti dosyadan, her bir harfe özenle bastı ve "SON" kelimesini kondurdu dosyasına, bir kutlamadan çok daha eğlenceli bir şeydi bu. Gülmeye başladı, öyle bir gülmeydi ki, sanki kötü bir filmin bir sahnesinden alınmış gibiydi, abartılı ve upuzun. Komşuları "bu adam delirdi herhalde." diyordu, duvarlardan taşan bu kahkahaya.

"İşte bu! İşte bu!" diye bağırmaya başladı, bu projeyi yapmak için uykusuz geçirdiği geceleri, baş ağrılarıyla uyandığı sabahları getirdi gözünün önüne. Her yediği yemekte eşlikçisiydi bu çalışma, bir haftanın yorgunluğunu atmak için gittikleri eğlencede bile aklına gelirdi ve geldiği gibi alırdı bütün neşesini, bütün bir gecesi somurtarak geçerdi, "o bölüme nasıl geleceğim, nasıl bağlayacağım birbirine?" gibi binlerce soruyu tek tek cevaplamaya çalışırdı. Şimdi bütün zincirleri kırılmıştı adeta, özgürdü!

"Bitti be..." dedi, bir nefes sesi kadar kısık bir şekilde.

Kaç gün olduğunu merak etti, internetten bir hesaplayıcı buldu, bitirdiği ve başladığı günü yazdı ve ekranda çıkan yazıyı görünce yeniden gülmeye başladı.

"Tam 1353 gün ha! Üç sene... Ne üçü? Üç buçuk!"

Kalktı ve bir kahve koymaya gitti, kahveyi doldururken içindeki bütün yorgunluğu yavaş yavaş bardağa akıtıyordu sanki. Önce bir yudum aldı, dilinin yanmasını umursamadan yürümeye başladı, kendi kendine dans ederek masaya oturdu tekrar. Bardaktan taşan ve elini yakan kahve umurunda bile değildi. Hızlıca göz atmaya başladı sayfalara, eseriyle gurur duyuyordu, hatta bazı yerlerde duruyor, gururla "vay be!" deyip devam ediyordu.

Yavaş yavaş sona gelirken, doksan beş sayfa kala durdu.

Hışımla kalktı koltuğundan, hesap makinesini almaya koştu, alıp oturduğunda sandalyesi feryat etmişti adeta. Dışarıdan bakan biri delirdiğini düşünürdü hiç şüphesiz ama o bunu düşünecek durumda değildi. Sinirle basmaya başladı tuşlara. Parmakları makineyi dövüyordu, işlemi başarıyla yazabilene kadar üç dört kere silip baştan başlamak zorunda kalmıştı.

4340+3450= 7790.

Dikkatlice baktı ve hemen sildi, kimse görmesin istiyordu sanki. Bir daha yaptı aynı işlemi.

4340+3450= 7790.

Eli terlemişti, başının arkasının ağrımaya başladığını hissediyordu. Ayak parmaklarını sıka sıka ayak tabanına kenetlemişti adeta, birinin açması mümkün değildi. Bütün vücudu teker teker tepki veriyordu.

Birler basamağı 0 olan iki şeyi toplamış, ve birler basamağı 6 olan bir şey bulmuştu, hesap makinesine koşma sebebi buydu. 

Çalışmasının son doksan beş sayfasında yaptığı bütün işlemler, "7790" üzerinden değil, "7796" üzerinden yapılmıştı, ardından gelen bütün hesaplamalar baştan aşağı yanlıştı.

Az önce hesapladığı gün sayısına baktı, "1353" diye tekrar etti ve bu sefer acı acı gülümsedi. Vücudundaki bütün sinirleri daha önce hiç hissetmediği kadar gergindi, bir an bıraksa kendini, hüngür hüngür ağlayacaktı bütün bu olanlardan dolayı. Önündeki günleri düşündü, sayacın ne zaman "gerçekten" duracağını merak ediyordu.

1353...

1354...

1355...