19 Mart 2022 Cumartesi

ankara

sık sık kavga ettik, bilirsin.

bilmem ondan mıdır ama, 

ben de senin gibi ikinci çocuktum,

-biraz kırık, biraz başıma buyruktum-

biliyor musun ankara? 

yıllar geçti ve ben, 

sana olan bütün kinimi unuttum.

5 Mart 2022 Cumartesi

Tek Başına

İnsan sadece parada, şöhrette veya statüde rekabet etmez, mutlu olmak isteği de insanlığın belki de en temel davranışlarından biri olan rekabetin en üst düzeyde yaşandığı sahalar arasındadır.

Mutsuz olmaktan çok daha can sıkıcı bir şey varsa, o da herkesin mutlu olduğu bir anda tek başına mutsuz olmaktır. Belki herkesin aksine içinde bulunduğu durumu hak etmediğini düşünür insan, belki de daha saldırgan bir tavırla başkalarının mutluluğunu kıskanır, hırslanır ve onlardan geri kaldığı için bir daha üzülür. Anormal de değildir aslında, çünkü birçok davranışımız başkalarından geri kalmamak arzusundan kaynaklanır.

Örneğin herkesin benzer ücretleri aldığı bir iş yerinde kimse olağanüstü bir şey yapmak için uğraşmaz. Zira önünde bir şeyleri başarsa bile yükselebileceği bir alan bulamaz ve öte yandan, yakın çevresinde gördüğü herkesle benzer şartları taşıdığından, onun için normal o olur. Ancak içlerinden biri bile yüksek maaş alırsa veya terfi ederse, artık bu durum kötü bir hal almaya başlar. İnsan doğal olarak suçu kendinde, arkadaşında veya işvereninde arayacak, ya rekabet edip maaşını yükseltmeye çalışacak ya da motivasyonu düşüp dibe doğru bir yolculuğa çıkacaktır.

Mutsuzluk hali bundan çok da farksız değildir. “İnsan, çevresindeki beş kişinin ortalamasıdır” der Jim Rohn ve haklıdır da. Eğer bir arkadaşlık grubunda herkes mutsuzsa, bir diğer deyişle mutsuzluk salgın halindeyse buradan büyük bir problem çıkmaz, hatta içten içe bu durum insanın kendini iyi hissetmesine sebep olur. Ancak birinin mutluluğundaki görünür artış bütün dengeleri değiştirecek, ortalama bozulacak ve bu durumdan iki taraf da olumsuz etkilenecektir. Çünkü bu durumda mutlu olan mutluluğunu gizlemeye çalışacak, mutsuz olan ise (erdemlilikten kırılmıyorsa) arkadaşının mutluluğuyla mutlu olamadığını gördüğünden vicdanen kendini sorumlu hissetmenin ağırlığı altında, bir de mutsuzluğunun artışıyla baş etmek zorunda kalacaktır.

Burada “mutluluktan mutlu olamayan insan”ı vicdanen sorumlu tutmalı mıyız, emin değilim. Bu sorumluluğa, sırf rekabet insan doğasında var diye, “insan doğasına uygun olan bir şeyden özür dilenmez.” gibi tutarsız bir görüşle karşı çıkmayacağım tabii ki, çünkü bir hareketin insan doğasında bulunması onun doğru olduğu anlamına gelmez, bizzat insan doğasında bulunan birçok hareket vicdanen kınanmaya layıktır. Ancak buradaki düşüncenin çoğunlukla “o mutlu olmayı hak etmiyordu, ben hak ediyordum!” gibi karşı tarafı yöneltilen yıkıcı bir düşünce olduğunu sanmıyorum. Çoğunlukla arkadaşının mutluluğundan mutlu olamamak, mutsuz insanın kendine yönelttiği yıkıcılığı taşır. Benzer şartlardaki arkadaşının aksine “mutlu olmayı bilemediği” veya “hak etmediği” için insan kendini suçlamaya başlar. Ancak tabii, karşı tarafı yıkmaya yönelik bir düşünce vicdanen sorumlu tutulmaya layık bir düşüncedir.

“Peki bu his yenilebilir bir şey midir?”

Rekabetin yıkıcı etkisiyle baş etmek pek mümkün görünmüyor, bu histen tamamen arınmak özellikle bugün için bir hayli zor. Hepimiz bir yerlere yetişmeye çalışıyor, bir şeyleri başarmanın ötesinde, “başarısız görünmeme”yi istiyoruz. “Her şeye geç kalıyorum!” korkusu, insanı içten içe tüketirken, bir yandan da sabah kalkıp bir şeyler için çalışmayı zorunlu kılıyor. “Geç kalmak” dediğimize göre -fark edilebileceği üzere- kişinin kendisinden ziyade, başkalarını düşünerek yaptığı eylemler burada da bizi buluyor. Tabii, burada insanın başkaları için başarılı olma isteğini kötü bir şey olarak lanse etmiyorum, zira insanın sadece kendisinin bileceği başarı, tuzu dışında her şeyi güzel bir yemekten farksız. İnsan, ne kadar güzel olursa olsun o tuzu arıyor. Ama o tuz bazen, insanı yemekten de ediyor.

Sanırım bir araba şey yazıp, “her şey kararında güzel” ana fikrine erişmek pek güzel değil ancak yapacak pek bir şey yok sanırım, kural böyle… Her şey kararında güzel…

Görüşmek dileğiyle.