İnternette dolaşıyordu Yavuz, bir şeyler okuyordu. Uzun bir
yazı gördüğünde okumaması mümkün değildi, kendini zorunlu hissediyordu. Bir
program yükleyecekken, sözleşmeleri dahi okuyordu. “Kabul ediyorum” tuşuna
basması 6-7 dakikasını alıyordu. Takıntılıydı.
Yazı arasında bir şey dikkatini çekti:
“..”
İki nokta yan yana duruyordu, yetim bir çocuk gibi. İmla
kurallarına takıktı. Yanlış bir şey gördüğünde bütün konsantrasyonu
bozuluyordu.
“Ulan sığır adam Allah senin belanı versin! Bir nokta daha
koyuversen ne olurdu aptal herif!” diye söylendi, sessizce.
Dedim ya, takıntılıydı işte.
Kalktı sandalyeden, üç kere değdi bilgisayarının ekranına ve
içeri gitti. İçinden altı kere “hadi bakalım” söz öbeğini geçirdikten sonra
televizyonu iki kere açıp kapattı, sonra açtı ve tam tekrar kapatacakken, bu
takıntıya karşı gelmesi gerektiğini düşündü. Psikolog bir akrabasından
öğrenmişti, yapmaya zorunlu hissettiği, karşı koyamadığı davranışlara “kompulsif”
adı veriliyordu ve bu davranışları yenmesi için onları yapmaması gerekiyordu.
“Kapatmıyorum kardeşim, kapatmayacağım. Bugün komple açık kalacak kardeşim bu
televizyon” dedi ve gitti içeri, tuvalete girdi. Normalde çıkmadan önce musluğu
bir damla bile akıtmayacak biçimde kapatması lazımdı. Yine akrabasının dediği
aklına geldi. “Sen de açık kalacaksın bugünün sonuna kadar.” Dedi ve birkaç on
saniyede bir su damlatmaya başladı musluk, umurunda değildi.
“Toplanıp gelin itler sizi, yapmayacağım hiçbir dediğinizi!”
Toplu geldiler hakikaten, bilgisayara oturunca üç kere
dokunma takıntısı mı dersin, bardağın çevresini dudağıyla tarayarak içme
takıntısı mı… Ne ararsan vardı kafasında.
Hiçbirini yapmadı.
Sonra düşündü biraz, sanki kendisi karar vermiyordu
yapmamaya, zorunda hissediyordu daha çok.
“Kompulsif” tanımını aklına getirdi. Bir anda anlamlandı her
şey, ne yaparsa yapsın “kompulsif” denen şerefsiz yanı başındaydı. Bilgisayara
geçti, açtı Word belgesini.
“Hepinizin Allah belasını versin, kompulsifin de
bilgisayarın da, psikolojinin de!” cümlesini yazdı.
Ardından da “bıktım artık bıktım..” cümlesini yazıverdi.
Sonuna iki nokta koyarak,
Üç nokta koyacak mecali kalmamıştı zira, ne yapsa ne etse
yine takıntıları başına vuruyordu.
Pes etmişti, uykuya ihtiyacı olduğunu hissetti. Yatağı öylesine uzaktı ki, hiçbir güç kaldıramaz gibiydi onu.
Ta ki bunu bir takıntı haline getirene kadar. Başını yastığa koydu saniyeler içinde Yavuz. Kafasındaki her şeyi susturdu uyku, her şeye galip gelen muzaffer bir komutan gibi, uyanana dek...
Pes etmişti, uykuya ihtiyacı olduğunu hissetti. Yatağı öylesine uzaktı ki, hiçbir güç kaldıramaz gibiydi onu.
Ta ki bunu bir takıntı haline getirene kadar. Başını yastığa koydu saniyeler içinde Yavuz. Kafasındaki her şeyi susturdu uyku, her şeye galip gelen muzaffer bir komutan gibi, uyanana dek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder